2019 Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde çıkan Covid-19 virüsüne, bazı tahminlere göre dünya nüfusun %40 ile %70 arası yakalanacaktır. Her geçen gün Covid-19 vakası artmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilmesiyle seyahat yasakları getirilmiş ve ülkeler sınırlarını kapatmışlardır. Dünya ekonomisi birleşik arz (mal ve hizmet üretimi) ve talep (tüketim ve yatırım) şokları ile karşı karşıyadır. Mevcut belirsizlik ve korku ortamı ekonomik beklentileri ve istihdamı düşürmektedir. OECD Genel Sekreteri Angel Gurria 23 Mart 2020’ de BBC’ ye verdiği açıklamada, bu krizin etkilerinin 2008 yılında yaşanan krizden daha büyük olduğunu ve önümüzdeki aylarda Dünyanın en büyük ekonomilerinin resesyona girebileceğini belirtmiştir. OECD’nin Türkiye ile birlikte Avrupa’nın sanayileşmiş ve gelişmiş ülkeleri dışında ABD ve Kanada da dâhil olmak üzere 36 üyesi bulunmaktadır. Bu küresel salgının neden olacağı krizden OECD ülkelerinin bile bu kadar endişe duymasının nedeni küreselleşmenin getirdiği karşılıklı bağımlılıktır. Hem arz açısından hem de talep açısından ülkeler birbirine bağlıdır. Ekonomik krizler de Corona virüs gibi çok bulaşıcıdır ve hemen yayılma etkisi görülür. Bu süreçte dünyadaki diğer merkez bankaları gibi Türkiye Cumhuriyeti merkez bankası (TCMB) da genişleyici para politikaları uygulamaya başlamıştır. Bu makalenin amacı TCMB tarafından 2010 yılında başlatılan ve Covid-19 sürecinde de uygulanan para politikalarının finansal istikrar hedefine ulaşmada ne kadar başarılı olduğu sorusuna cevap aramaktır. 2010- 2020 dönemine ait üç aylık veri setleri kullanılmıştır. Çalışmanın bulgularına göre ekonomik kriz dönemlerine para arzı çok hızlı artarken enflasyon da artmış, TL dolar karşısında değer kaybederken, rezervlerde daralma ortaya çıkmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 6 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020Cilt: 5 Sayı: 2 |